16 Aralık 2010 Perşembe

Kaoru İshikawa - Balık Kılçığı Tekniği

BALIK KILÇIĞI TEKNİĞİ
Ishikawa diagramı olarak da bilinen balık kılçığı tekniği, 1943’te Kaoru İshikawa tarafından geliştirilmiştir. Teknik, bir problemin (nükleer patlama, seçim, öğrenme güçlükleri, gençlerin suç işlemesi gibi) nedenlerini ve alt nedenlerini tanımlama sürecini yapılandırmaya yardım edebilir. Ayrıca, tüm öğrencilerin derin ve nesnel bir görüş kazanmalarını ve problemin çeşitli bölümleri arasında ki önemli ilişkileri görmesini, öğrencilerin daha derin bir şekilde bir problem üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Problem çözme tekniklerinden biri olan bu teknik, öğrencilerin düşüncelerini organize etmeye yardım eder; ancak, problem için çözümler sağlamaz. İlginç bir teknik olan balık kılçığı tekniği öğrenmesi ve uygulaması kolaydır. Bu teknik; birlikte çalışmayı, gerçeği aramayı, değişik görüşlere açık olmayı ve karşıt görüşlerin ortaya çıkmasını sağlar.

Balık kılçığı tekniğinin adımları;
Problemi tanımlama: Ele alınacak problem hakkında kısa bir bilgi verilir.
Nedenler üretme: Yapılandırılmamış beyin fırtınası tekniğini kullanma ( bu probleme neden olan faktörler nelerdir? Bu nedenler arasındaki ilişkiler nelerdir? Gibi sorular üzerinde beyin fırtınası yapılabilir).
Yapılandırılmış beyin fırtınası tekniğini kullanma: (Round Robin 6-3-5,6 kişi 5 dakikada 3 fikir sunması).

Balık kılçığı diyagramını oluşturma;
Bir kâğıdın üzerine yönü sağa doğru olan bir ok çizilmeli ve açıklanacak konunun başlığı, ‘’balığın omurgası’’ temsil eden okun üzerine yazılmalıdır. Daha sonra balığın omurgasına 45 derecelik açıyla oklar çizilir ve okların üzerine ana nedenler yazılır ve ana nedene de oklar çizilerek bu nedenlerin detayları kısaca açıklanır.

Aşağıdaki şekilde balık kılçığı diyagramının genel şeması görülmektedir;
Balık kılçığı tekniğinin etkili kullanılabilmesi için;
1. Tekniğe başlamadan önce herkesin problem üzerinde hem fikir olduğundan emin olun.
2. Kısa ve öz sözcükler kullanın.
3. Nedenlerin ne olabileceğini düşünün ve onu okların üzerine ekleyin.
4. Nedenlerin ayrıntılarını üzerine ekleyin.
5. Herkesin birbirinin görüşüne saygılı olmasını sağlayın.

Aşağıdaki şekilde balık kılçığı diyagramında öğrenci performansının düşmesine neden olan etkenler görülmektedir;

Vilfredo Pareto - 80-20 kuralı

Pareto ilkesi (80-20 kuralı önemli azın yasası ve etken seyrekliliği ilkesi olarak da bilinir) der ki, çoğu olay için, etkilerin kabaca % 80′i etkenlerin % 20′sinden kaynaklanır.

İş yönetimi düşünürü Joseph M. Juran bu ilkeyi önermiş ve İtalya’nın % 80 arazisinin sahibinin nüfusun % 20′si olduğunu gözleyen İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto‘nun adıyla isimlendirmiştir. İş dünyasında yaygın bir kuraldır; örn. “satışların % 80′i müşterilerin % 20′sinden gelir.” Matematiksel olarak, yeterince büyük bir sayıda katılımcının paylaştığı bir şey olması durumunda, her zaman 50 ile 100 arasında öyle bir k sayısı olacaktır ki % k, % (100 – k) katılımcı tarafından paylaşılmış olsun. Fakat k, eşit dağılım olan 50′den, küçük sayıda katılımcının kaynakların neredeyse tamamına sahip olduğu 100′e kadar değişebilir. 80 sayısı ile ilgili özel bir durum yoktur, fakat çoğu sistemde dağılımda dengesizliğin orta noktası olan bu civarda bir k değeri görülür.
Pareto ilkesi, aynı ekonomist, Vilfredo Pareto, tarafından ortaya konulan Pareto verimliliği ile sadece yüzeysel olarak ilgilidir. Pareto her iki kavramı da nüfustaki gelir ve zenginlik dağılımı bağlamında geliştirmiştir.

Ekonomide
Başlangıçta gözlenenler gelir ve zenginlik ile bağlantılıydı. Pareto, İtalya'nın % 80 zenginliğinin nüfusun % 20'ne ait olduğunu farketti. Daha sonra diğer ülkelerdeki araştırmaları inceledi ve benzer bir dağılımın olduğunu şaşkınlıkla gözlemledi.

Güç yasası ilişkisinin büyüklükle değişmeyen doğası nedeniyle, bu ilişki gelir sınıflarının diğer altkümelerinde de geçerlidir. Dünyanın en zengin on insanını bile düşünsek, görüyoruz ki en yüksek üçü (Warren Buffett, Carlos Slim Helú ve Bill Gates) diğer yedisinin toplamı kadar mal varlığına sahiptir.

'Şampanya bardağı' etkisi adı verilen, eşitsizliği gözle görülebilir ve anlaşılabilir şekilde ortaya koyan eğri, dünyanın gelirinin % 82.7'sini kontrol edenlerin nüfusun % 20'sini oluşturduğunu ortaya koyan ve küresel gelirin dağılımının büyük dengesizliğini gösteren 1992 Birleşmiş Milletler Gelişme Programı Raporu'nda yer almaktaydı.

Dünya GSMH'sinin dağılımı; 1989


Pareto İlkesi aynı zamanda ABD'deki artan ekonomik eşitsizliğin 'beceri-önyargılı teknik değişim' ile ilişkisini vurgulamak için kullanılmaktadır - yani gelir artışı yeni teknolojilerden ve küreselleşmeden yararlanmak için gereken eğitim ve becerilere sahip olanların payına düşmektedir. Fakat, Paul Krugman New York Times'ta bu "80-20 yanılgısı"na, son 30 yıldaki ekonomik büyümenin yararlarının en büyük % 20'den çok en büyük % 1'de yoğunlaştığından yola çıkarak "doğru olduğu için değil, ama rahatlatıcı" diyerek izin vermiştir.

Matematiksel notlar
Bu fikrin birçok alanda uygulaması vardır, ama genellikle yanlış uygulanır. Örneğin bir soruna bulunan çözüm için sadece durumların % 80'ine uyduğu için "80-20 kuralına uyar" diye düşünülürse hata yapılmış olur, aynı zamanda çözüm, kaynakların sadece % 20'sini gerektirmelidir.
Matematiksel olarak, yeterince büyük sayıda katılımcının paylaştığı bir şey için, her zaman % k'nın katılımcıların % (100 - k) kadarı tarafından paylaşıldığı, 50 ile 100 arasında bir k sayısı olacaktır, fakat k değeri eşit dağılımdaki 50'den (örn. insanların % 50'sinin kaynakların % 50'sine sahip olduğu) çok küçük sayıda katılımcının neredeyse kaynakların tamamına sahip olduğu yaklaşık 100'e kadar değişebilir. 80 sayısıyla ilgili özel bir durum yoktur, ama çoğu sistem dağılımdaki dengesizlikte ortalamayı temsil eden bu aralıkta bir k değerine sahiptir.

Bu, Pareto dağılımının özel bir durumudur. Eğer Pareto dağılımındaki parametreler uygun seçilirse, sadece etkilerin % 80'i nedenlerin % 20'sinden kaynaklanmaz aynı zamanda bu % 80 etkinin en yüksek % 80'i de % 20 nedenin en yüksek % 20'sinden kaynaklanır ve bu böyle devam eder (% 80'in % 80'i % 64'tür, % 20'nin % 20'si % 4'tür, böylece bir "64-4 yasası" ortaya çıkar).

İş hayatında 80-20 sadece genel bir ilke için kısayoldur. Ayrı ayrı durumlarda, dağılım aynı şekilde 80-10 ya da 80-30 gibi de olabilir. (İki sayının toplamının % 100 olması gerekmez, çünkü bunlar farklı şeylerin ölçüleri olabilirler, örn. 'müşteri sayısı'na karşılık 'harcanan miktar'). Klasik 80-20 dağılımı eşit ölçekli eksenlere sahip log-log üzerine çizildiğinde eğrinin eğiminin -1 olduğu durumda ortaya çıkar. Pareto kuralları birbirini dışlayan değildir. Aslında 0-0 ve 100-100 kuralları herzaman doğrudur.

100'e toplamak hoş bir simetriye yol açar. Örneğin, eğer etkilerin % 80'i kaynakların en yüksek % 20'sinden geliyorsa, o zaman kalan % 20 etki daha düşük % 80 kaynaktan gelmektedir. Buna "birleşik oran" denir ve dengesizliğin derecesini ölçmek için kullanılabilir: 96:4 birleşik oranı çok dengesizken, 80:20 büyük ölçüde dengesiz (Gini indeksi: % 60), 70:30 ise orta düzeyde dengesiz (Gini indeksi: % 40) ve 55:45 sadece biraz dengesizdir.

Pareto İlkesi aynı zamanda ufak orman yangınlarında ve depremlerde de görülen "Güç yasası"nın bir gösterimidir. Geniş bir büyüklük menzilinde kendine benzerlik gösterdiği için Gauss Dağılımı fenomeninden çok farklı çıktılar gösterir. Bu gerçek, -örneğin- borsa hareket büyüklüklerinin Gauss ilişkisine uygun olduğu varsayılımıyla modellenen karmaşık finansal araçların sık çöküşünü açıklar.